13 Mayıs 2012 Pazar

ANNELER GÜNÜ


 Babamın kullandığı kamyonun sesini
gecenin sessizliğinde bir kilometre öteden tanırdım. Sanki kapının önüne gelmiş gibi hemen fırlardım yerimden. Pencereye koşardım.
Annem bize hem annelik hem babalık etti. Ama babamın varlığını da hep hissettirdi. Yaptığımız her şeyin bir parçasında babam olurdu. Annem sıklıkla, “Derslerinize iyi çalışın, babanız gelince sorar”, “Babanız bu hafta gelirken şunu getirecek”, “Okullar kapanınca babanızla gezmeye gidersiniz” derdi.
Bunun yanında kendi sevgiyle örülü otoritesini uygulamaktan vazgeçmezdi. Bize sıklıkla söylediği, unutamadığım sözlerinden biri şuydu:
“Cahilin başucunda olacağınıza, okumuşun ayak ucunda olun.”
1971 Burdur depreminde okullarımız ağır hasar görünce, babam salt bizim eğitimimizi sürdürmemiz için Aydın-Nazilli’ye göçmeye karar verdi.
1977’de ben Ege Üniversitesi’ni kazandım. İki yıl sonra kardeşim de kazanınca annem, “Çocukların başında olmalı” deyip İzmir’e bizim yanımıza geldi. Babam yine uzun yola devam. Bizim okumamız için de, zorunlu…
Annem, üniversite sonuna kadar her şeyimiz oldu…
***
Geçen çarşamba günü mayıs ayı açık görüşü vardı. Masanın etrafındayız. Karşımda annem-babam, kardeşim, sağ yanımda kayınpederim, solda dizimin dibinde kızım ve yanı başımda eşim…
Tam karşımda bizi babasız büyüten, annem…
Yanımda kızımı babasız büyüten karım. Yağmur’un annesi…
Yıllar iç içe girdi kafamda. Annemin bize babalık da edişiyle, karımın kızımıza büyük bir titizlikle baba varlığı da sunuşu…
Yağmur, belki 15-16’sında ulaşabileceği bilinci 11’inde edindi. Yaşam onu çok hızlı büyüttü. Bunda en büyük pay annenin.
Yağmur anlatıyor; evin her yerinde baba var. Buna Yağmur da kendisinden bir şeyler katmış. Yatağının başucundaki resmimin yan tarafına da kanca takmış. Yatarken benim fotoğrafı da yan yatırıyormuş. Babam da uyusun diye…
İki yıl önce Yağmur’a şöyle diyordum:
“Şimdi seni, benim kızım olarak tanıyorlar. İleride beni, senin baban olarak tanıyacaklar…”
23 Nisan törenlerinde konuşmacı olduktan sonra bu sözü anımsattım. Kendinden emin, karşılık verdi:
“Haklısın baba, öyle olacak…”
Yağmur, açık görüşte Anneler Günü sürprizini anlattı. Çiçek ve hediye verdikten sonra ikinci bir paket daha olacakmış. İçinde yarısı yenmiş, çikolatalar, gofretler, küçük kekler olacakmış. Annesi “Bu ne” diye şaşırınca şu karşılığı verecekmiş:
“Hepsinin tadına baktım, hiçbiri senden tatlı değildi…”
Oğlumla bir süre görüşemeyeceğiz. 5 yaşına giderken, sağlıklı gelişiyor diye sevinirken, bir korku belirmeye başlamış onda:
Ya annemi de Silivri’ye kapatırlarsa!
Ya babamı görmeye gittiğimizde annemi de alıkoyarlarsa!
Silivri’ye kadar güle oynaya gelip tam hapishane önünde ağlamaya başlamasına doktorun yorumu bu olmuş.
Artık Silivri’ye gidip babayı görmek yok, şu var:
Bir gün baba gelecek!
Eminim, anne bu duyguyu en sağlıklı biçimde verecek.
***
Anne, sadece çocuk doğurmuyor.
Bütün sevgileri de doğuruyor.
Buna baba sevgisi de dahil.
İnsanın yüreğinde her “an ne” vardır diye sorarsanız; ben bir anne vardır, derim.
Bir annenin yüreğinde de bütün sevdikleri vardır, dünya vardır.
Yeryüzünün neresinde bir kişi sevinçten uçuyorsa, bir anne de sevince boğulmuş demektir.
Yeryüzünün neresinde bir kişi ağlıyorsa, bir de anne ağlıyordur.
Anneler gününüz kutlu olsun.


Kaynak: http://www.kemalistler.org/anne-baba-sevgisi-de-dogurur.html/#ixzz1ukLltXLI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder