26 Şubat 2011 Cumartesi

YİTİK HÜZNÜN GÜNCESİ: AŞIK-I SADIK MENEM

YİTİK HÜZNÜN GÜNAŞIK-I SADIK MENEM


Mende mecnundan daha füzun aşıklık istidadı var

Aşık-ı sadık menem mecnun’un ancak adı var”

N'ola kan dökmekte mâhir olsa çeşmim merdümi

Nutfe-i Kabildir ü gamzen gibi üstadı var

Kıl tefahur kim senin hem var ben tek âşıkın

Leylî'nin Mecnun'u Şirin'in eğer Ferhadı var

Ehli temkinim beni benzetme ey gül bülbüle

Derde yok sabrı ânın her lâhza feryadı var

Ey Fuzûlî âşk menin kılma nâsihten kâbul

Akl tedbîridir ol sanma ki bir bünyâdı var



FUZULİ CESİ: AŞIK-I SADIK MENEM

18 Şubat 2011 Cuma

YILDIZ KENTER’E

Sevgi değer, saygı değer Yıldız Ken.ter..
    Size içimden geçenlerin tümünü aktarabilir miyim; bilemiyorum... 
    Deneyecegim...
    En sonda yazmayı düşündüğümle başlamak isterim!
    Esaretteki kişinin sanatcıdan aldığı destek, onun özgürlüğüdür.
    Siz , benim özgürlüğümsünüz.
    Sizinle özgürlüğü, tutukluluğumun birinci yılında , hücremde,hücrelerime kadar hissetmiştim.
    Ogün sahnede şunları söylemiştiniz
    “ Mustafa Balbay sorgusuz sualsiz, nedensiz tutuklandı , 5 gün , 25 gün , 90 gün , 200 gün , 300 gün, 365 gün ... Nedeni mi ? bilmiyorum, anlayamıyorum. Demokrasiyle , hukukun üstünlüğüyle hiç bağdaşmayan biçimde ... Güven duygum yok oluyor , canım acıyor , korkuyorum . Utanıyorum.
    Bu  durumda pek çok insan var . Balbay ‘ın kişiliğinde onlarıda anıyorum.
    Hep saydım günleri çıkar diye ama 365 gün olunca birşey kabardı içimde ... Neden tutuklu olduklarını anlayamadığımız insanların neden tutuklu olduklarını anlamamız lazım .
Anlayamıyorsak , bu işte bir bit yeniği var demektir . “
    Şimdi tutukluluğun ikinci yılı yaklaşıyor, sözleriniz hala güncel .
Ama asıl söz etmek istediğim bu değil...
                                                               ***
    Siz , “ Aydın sorumluluğuysa , sanatçı sorumluluğuysa yerine getirdim işte. Sahnede toplumla paylaştım düşüncelerimi . Vicdanım rahat “ demediniz . Defalarca Silivri ‘ ye , duruşma salonuna gelerek eski deyimle “ ispatı vücut “ ettiniz . Ben 6 saydım .
    Her gelişinizde , o gülümseyişiniz , o beden dolu heyecanınız , bende taptaze duruyor . Kalbimin hemen girişindeki “ toplumsal güzellikler müzesinin “ en güzel yerinde , arada bir dokunuyorum .
    Ama asıl söz etmek istediğim  bu da değil ... 8 Ocak ‘ ta Kadıköy Belediyesi ‘ nin düzenlediği “ meslekte 30. yıla saygı “  toplantısı için bir mektup yazmamı istediler . Mektubu sizin okuyacağınızı
söylediler. Nasıl özgürleştim ...
    O gün Caddebostan Kültür Merkezi ‘ nde mektuba kattığınız ruhun ardından Belediye Başkanımız Selami Öztürk ‘ ün konuştuğunu sonra da meslektaşlarımız , dostlarımız Ataol Behramoğlu , Bekir Coşkun , Erdal Atabek , Enver Aysever , Ferai Tınç, İdris Akyüz , Melih Aşık ,  Mehmet  Tezcan ,  Meriç Velidedeoğlu , Mustafa  Mutlu , Oray Eğin , Orhan Bursalı , Orhan Erinç , Ümit Zileli , Yalcın Bayer, Yazgülü Aldoğan , Zeynep Oral ‘ın  kitaplarımı imzaladığını , gazete , televizyon haberlerinden öte , ertesi hafta duruşma salonuna gelen Kadıköylülerden dinledim.
    24 Ocak ‘ta Antalya Belediyesi  benzer  toplantıyı  Uğur  Mumcu ‘ yu anma etkinliği çercevesinde düzenledi . Alev Coşkun , Ataol Behramoğlu , Can Ataklı , Melih Aşık ,  Metin Demirtaş ,Meriç Velideoğlu , Orhan Bursalı  kitaplarımı  imzaladılar. Kadıköy ve Antalya’ ya katılan , omuz veren meslektaşlarıma , belediye başkanlarına gönül borçum var . Elbet birgün öderim .
    Antalya Atatürk Kültür Merkezi Aspendos salonu ‘ ndaki toplantı için de bir mektup istemişler , sizin okuyacağınızı söylemişlerdi  . Mektubu bir sanatçı  duyarlılığıyla okuyuşunuzun izleyenlerde yarattığı etkiyi , gelen mektuplar anlatıyordu .
    Melih Aşık ‘ ın penceresinden de öğrendim ki ; o toplantıya katılmak için 12.30 ucağı ile gelip 16.30 ucağıyla dönmüş , akşam oyununuza yetişmişsiniz .
    Bunu okuduğum an , içimin ne kadar dolduğunu gözlerim söyledi .
    Kimi dönemler yılda 500 kez sahneye çıktığınızı biliyorum . Bu , haftada 9 oyun eder . Bunca yoğunluğunuzun arasında benim mektubumun da sizin sahnenizde yer alması , ömür boyu taşıyacağım bir diploma .
    Bu iki mektubun arasında ,17  Ocak ‘ta duruşma salonuna geldiniz . O gün 10 otobüs dolusu İzmir gelince , o çoşkuyla sizi de İzmir gibi selamladım . Sizi ilk İzmir ‘ de Ege Üniversitesi öğrencisiyken izlemiştim .
                                                                                              ***
    Sevgi değer , saygı değer  Yıldız Kenter , kimi özdeyişlere yaptığım eklerden bazılarını seviyorum , onlar belleklerde yerleşsin istiyorum .
    Bir Çin sözü var:
    Bir yıl sonrasını düşünüyorsan ,tohum ek . On yıl sonrasını  düşünüyorsan, ağaç dik , yüzyıl sonrasını düşünüyorsan, toplumu eğit .
    Bu söze ekim şu :
    Bin yıl sonrasını düşünüyorsan , sanatçı yetiştir . Siz bu toprakların on yılları , yüzyılları  değil , bin yıllarısınız. Zaten “ Ben Anadolu “ ile bin yılları bugüne taşımadınız  mı ?
    Okur şahidim olsun ki ; sizin bana verdiğiniz değeri hak  etmeğe , yaşamım boyunca sadece bir yazar değil , aynı zamanda bu mücadele insanı olmaya çalışacağım .     
                                                                                                                                                             Mustafa Balbay                                                                                                                                                            6 ŞUBAT 2011